15 HAZİRAN 2015
ARÜ, AB İLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI’NIN OPERASYON TEKLİF ÇAĞRISI’NA YANIT VERDİ
REKTÖRÜMÜZ PROF. DR. KORKMAZ’IN "2014 - 2015 AKADEMİK YILI MEZUNİYET TÖRENİ" TAM KONUŞMA METNİ
Sayın Valim, Sayın Büyükelçim, Protokolün Değerli Üyeleri, Sayın Basın Mensupları, Kıymetli Öğrencilerimiz,
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hayat bir varmış, bir yokmuş gibidir. Hayata karşı duruşlarımız kaderimizi belirler. Bu coğrafya da bizim kaderimizdir. Dünyanın en hengâmeli, en nedametli coğrafyasında yaşıyoruz. Bu coğrafyada yaşayan insanların asla ve asla uyumaya, gaflet göstermeye, hoşnutsuzlukta bulunmaya imkânları yoktur. Dolaysıyla bu hızla gelişen ve değişen dünyada Türkiye’nin söyleyecek sözü vardır.
Sevgili Arkadaşlarım,
“Türkiye’nin dünyaya söyleyecek sözü vardır”, dedim; işte o söz, siz gençlersiniz! Çünkü gerçek servetler ne apartmanlarıdır ne petrol kuyularıdır ne fabrikalarıdır… Onların hepsi yağmalandı. Saddam’ın altınlarına el koydular, hiçbir şeyleri kalmadı. Kaddafi’nin her şeyini aldılar. Bizim de 1918 yılında bütün ordularımızı dağıttılar, tersanelerimize el koydular, kalelerimizi zapt ettiler; ama yüreklerimizi zapt edemediler. Bu ülkenin gerçek kaynağı iyi yetişmiş insan gücüdür. O bakımdan siz değerli öğrencilerimizi geleceğimizin ışığı olarak görüyoruz. Bu noktada sizden bir istirhamım var: Kurucu rektörünüz olarak, vardığınız her yerde dil, din, ırk, mezhep ayrımı gözetmeden, herkesi aynı sevgiyle kucaklayın. Anadolu insanı Anadolu toprakları gibidir. Bir ekerseniz, size bin verir; bir adım gidersiniz, o size bin gelir. Kucağınızı açın ve bütün ülkenizi kucaklayın.
Değerli Dostlar,
Emperyalizm her yüzyılda bir, dünyada büyük savaşlar çıkarır ve dünyanın kaynaklarını paylaşır. Emperyalizm bombalar üretir, o bombaları bizlerin patlatmasını ister. Ortadoğu ülkelerinin, Asya’nın o bombaları tüketmesini ister. Ama biz üretiriz; bizim ürettiklerimizi, onlar tüketir. Artık uyanmalıyız, o bombaları üretenler patlatsınlar. Biz artık ürettiklerimizle dünyaya kendimizi kabul ettirelim; bunun da garantisi, siz gençlersiniz.
Sevgili Öğrencilerim,
Dünya çok hızlı bir şekilde değişmektedir; ama dünyayı değiştirenler, onu seyredenler değildir. Dünyaya müdahale edenlerdir, dünyaya dokunanlardır. Lütfen bunu kafanıza yazın: Bizler dünyaya sevgiyle dokunmalıyız, aşkla dokunmalıyız.
Sevgili Veliler,
Sizler yıllardır yemediniz, içmediniz, uyumadınız… Çocuklarınızın endişesini taşıdınız. Ne mutlu sizlere ki ülkemiz için böyle güzel, aydınlık insanlar yetiştirdiniz. İnanın ben onlara ve size bakınca kendi ailemi hatırlıyorum. Benim onlara hiçbir faydam olmadı. Belki bu çocukların da size hiçbir faydası olmayacak; ama onların memleketimize yaptıkları hizmetten dolayı övüneceksiniz. Sizlere teşekkür ediyorum. Ülkemizin gerçek sahipleri sizlersiniz, sizleri yürekten alkışlıyorum.
Değerli Dostlarım, Sevgili Öğrencilerim,
Veda zamanı geldi. Üniversitemizin şiarı olan, tıpkı kar tanesinde olduğu gibi tek başına yağmalıyız, bir başkasına yapışmamalıyız. Bu ne demek biliyor musunuz? Başkalarının varlık alanına duyduğu saygıyı gösterir. Başkalarının varlık alanına saygı duymamız… Kim olursa olsun, çocuklarınız da olsa, onların varlık alanına saygı duymalısınız. Ama aynı zamanda da tek bir kar tanesi yağdığı zaman kar yağmış sayılmaz. Birlikte yağmalı, birlikte bir bütün oluşturmalıyız. Sizleri biraz sonra uğurlayacağız; ama sizi, geleneksel olarak yaptığımız, Nazım Hikmet’in Davet şiirindeki, “Bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine” dizelerini hep birlikte tekrar etmek için ayağa kalkmaya davet ediyorum.
|
