YÖK KARARLARI

 

 

Tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin koronavirüs salgını nedeniyle mezuniyetlerinin gecikmesinin önüne geçmek amacıyla, uygulamalı eğitimlerin hastanelerde ya da dijital imkanlarla yapılmasına olanak tanıyan karar alındı.
YÖK’ten tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin uygulama eğitimlerine ilişkin alınan kararları içeren yazı üniversitelere gönderildi. 
Yazıda, ülkenin Kovid-19 küresel salgını ile mücadele sürecinde tıp fakülteleri son sınıf öğrencilerinin üniversitelerin sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinde (üniversite hastanesi) sürdürdükleri eğitimlerine ara verildiği hatırlatıldı.
Doktor adayı öğrencilerin uygulamalı eğitimlerinin yaz aylarına kalmasının; mezuniyetlerinin uzaması riski, TUS’a girememe ve mağduriyet ihtimalini de barındırdığından, konunun Yükseköğretim Yürütme Kurulu toplantısında ele alındığı belirtilen yazıda, bu kapsamda, tıp fakültelerindeki uygulama eğitimlerinin büyük bir kısmının tamamlandığı da dikkate alınarak 2019-2020 eğitim öğretim yılı bahar dönemi ile sınırlı kalmak kaydıyla tıp fakültesi son sınıf öğrencilerine ilişkin yeni kararlar alındığı belirtildi.
Buna göre, tıp fakültesi son sınıf öğrencileri, rızalarının alınması kaydıyla eğitimlerine kendi üniversite hastanelerinde devam edebilecek. Bu öğrencilerin, diledikleri takdirde bulundukları şehirlerdeki bir başka üniversitenin hastanesinde veya Sağlık Bakanlığı taşra teşkilatlarında, ilgili birimlerin oluruna dayalı olarak aile hekimliği, halk sağlığı merkezleri gibi birimlerde yaptıkları saha uygulamaları, intörnlük uygulamalarının kalan kısmına sayılabilecek.
İntörnler, ayrıca uygulama eğitimlerinin kalan sürelerini, dijital imkanlarla uzaktan öğretim yoluyla ders, ödev, proje, vaka analizi gibi faaliyetlerle tamamlayabilecek.
Üniversiteler, bütün bu imkanlardan yararlanarak öğrencilerin, içinde yaşanılan süreçte ellerinde olmayan nedenlerle başarısızlık dışında sene kaybına uğramaması için gerekli tedbirleri alacak.
24.04.2020

Tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin koronavirüs salgını nedeniyle mezuniyetlerinin gecikmesinin önüne geçmek amacıyla, uygulamalı eğitimlerin hastanelerde ya da dijital imkanlarla yapılmasına olanak tanıyan karar alındı.

YÖK’ten tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin uygulama eğitimlerine ilişkin alınan kararları içeren yazı üniversitelere gönderildi. 
Yazıda, ülkenin Kovid-19 küresel salgını ile mücadele sürecinde tıp fakülteleri son sınıf öğrencilerinin üniversitelerin sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinde (üniversite hastanesi) sürdürdükleri eğitimlerine ara verildiği hatırlatıldı.

Doktor adayı öğrencilerin uygulamalı eğitimlerinin yaz aylarına kalmasının; mezuniyetlerinin uzaması riski, TUS’a girememe ve mağduriyet ihtimalini de barındırdığından, konunun Yükseköğretim Yürütme Kurulu toplantısında ele alındığı belirtilen yazıda, bu kapsamda, tıp fakültelerindeki uygulama eğitimlerinin büyük bir kısmının tamamlandığı da dikkate alınarak 2019-2020 eğitim öğretim yılı bahar dönemi ile sınırlı kalmak kaydıyla tıp fakültesi son sınıf öğrencilerine ilişkin yeni kararlar alındığı belirtildi.

Buna göre, tıp fakültesi son sınıf öğrencileri, rızalarının alınması kaydıyla eğitimlerine kendi üniversite hastanelerinde devam edebilecek. Bu öğrencilerin, diledikleri takdirde bulundukları şehirlerdeki bir başka üniversitenin hastanesinde veya Sağlık Bakanlığı taşra teşkilatlarında, ilgili birimlerin oluruna dayalı olarak aile hekimliği, halk sağlığı merkezleri gibi birimlerde yaptıkları saha uygulamaları, intörnlük uygulamalarının kalan kısmına sayılabilecek.

İntörnler, ayrıca uygulama eğitimlerinin kalan sürelerini, dijital imkanlarla uzaktan öğretim yoluyla ders, ödev, proje, vaka analizi gibi faaliyetlerle tamamlayabilecek.

Üniversiteler, bütün bu imkanlardan yararlanarak öğrencilerin, içinde yaşanılan süreçte ellerinde olmayan nedenlerle başarısızlık dışında sene kaybına uğramaması için gerekli tedbirleri alacak.

24.04.2020

Yeni koronavirüs küresel salgınıyla mücadelede kapsamında üniversitelerimizin araştırma merkezleri ile hastanelerimiz önemli görevler üstlendiler. Üniversitelerimize bağlı olan tıp fakültesi hastaneleri, bir yandan tıp ve sağlık eğitimini dijital teknolojileri kullanarak uzaktan eğitim yöntemleriyle sürdürürlerken diğer yandan sağlık hizmet sunumunda da çok önemli ve özellikli tedavilere imza atıyorlar.

Salgının başlangıcından bugüne kadar 44 üniversite hastanesinde; PCR testleri yapılarak koronavirüs şüphesiyle 37.296 (yaklaşık 40 bin) hasta muayene edilmiş, bunlardan 7.238’i serviste 1.783’ü de yoğun bakımda yatırılarak tedavi edilmiştir. Bu hastalarımızdan 7.011’i şifaya kavuşmuştur. Ayrıca bütün üniversite hastanelerinde plazmaferez tedavi kapasitesi mevcut olup bazılarında plazmaferez tedavileri yapılmaya başlanmıştır.

Salgınla mücadelede 13.126 öğretim elemanı doktor, 11.461 hemşire, 3.473 teknisyen/tekniker ve 5.852 hasta bakıcı olmak üzere 33.912 sağlık çalışanı fedakârca görev yapmaya devam etmektedir.

Üniversitelerimizde yoğun bakım, servis ve ameliyathanelerde ihtiyaç halinde koronavirüs hastaları için kullanılmak üzere yeteri kadar (yaklaşık 5.000 adet) solunum cihazı (ventilatör) mevcuttur. 

Tıbbi malzemelerin üretimi hızlandırılarak 1 milyonun üzerinde maske üretildi

Üniversite hastaneleri bulunan üniversitelerimizde salgın süreci ile birlikte tıbbi malzeme üretimi de hızlandı. 15 Nisan 2020 tarihinden itibaren “1.041.800 maske, 34.365 siperlikli maske, 25.200 koruyucu önlük, 10.035 litre sıvı el dezenfektanı, 2.200 litre ortam dezenfektanı üretimi” yapıldı.

“Koruyucu Entübasyon Kabini, Koruyucu tozluk, Numune Alma Kabini, Koruyucu Transport Sedyesi, Fiberoptik video laringoskop” gibi çeşitli tıbbi malzemenin üretimi de devam ediyor.

Üretilen bu tıbbi malzemeler hem üniversitelerimizin kendi ihtiyaçları için kullanılmakta hem de üniversitemizin bulunduğu ildeki başta diğer sağlık kuruluşları olmak üzere çeşitli kurumların ihtiyacı için kullanılmaktadır.

Salgın sürecinde üniversite hastanelerimiz, koronavirüs hastalarının yanı sıra acil hastalar ile, onkolojik tedavi gören kanser hastaları ve kronik hastalığı olan vatandaşlarımızın da tedavilerini gerçekleştirmektedirler.

Öte yandan üniversitelerimiz, araştırma merkezleri ve değerli araştırma ekipleriyle koronavirüs hastalığının tedavisinde kullanılacak “ilaç” ve bağışıklık için “aşı” geliştirme çalışmalarını da aralıksız sürdürmektedirler.

Cumhurbaşkanlığımızın kadro tahsisi üniversite hastanelerimizin "gücüne güç" katacak

Bilindiği üzere Kovid-19 küresel salgını sürecindeki başarıları Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından da yakından takip edilen üniversite hastanelerimize Cumhurbaşkanlığımız tarafından 5814 Hemşire, 1130 Sağlık Teknikeri, 295 Röntgen Teknisyeni, 247 Laborant, 219 Ebe, 129 Fizyoterapist, 118 Eczacı, 101 Diyetisyen, 89 Psikolog, 87 Biyolog ve çeşitli unvanlarda 406 adet olmak üzere toplam “8635 sözleşmeli personel” kadrosu ihdas edilmiştir.

Ayrıca 5865 adet çeşitli unvanlarda sürekli işçi kadrosunun ihdası ile birlikte “toplam 14.500" adet personel, salgın sürecinde üniversite hastanelerimizin "gücüne güç" katacaktır.

Her zaman olduğu gibi, Kovid-19 salgınıyla mücadelede de yükseköğretim camiasından desteğini esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımıza bu çok önemli kadro ihdasından dolayı tekrar teşekkür ederiz.

Üniversite hastanelerimiz "hem bilimin hem hizmet sunumunun buluştuğu" yükseköğretim sistemimizin en önemli bileşenlerindendir.

Sayın Cumhurbaşkanlığımızın önderliğinde “tedbir kurallarına uyarak el birliği içerisinde” bu süreci atlatacağımıza inancımız tamdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

22.04.2020

Yükseköğretim Kurulunca (YÖK) alınan yeni kararla, koronavirüs salgını nedeniyle önlisans, lisans ve lisansüstü düzeyde öğrenim gören öğrencilerin talep etmeleri halinde 2019-2020 eğitim öğretim yılı bahar döneminde kayıtlarını dondurabilmesine; tez savunma ve yeterlik sınavlarının ise denetlenebilir olma ve “kayıt altına alınmak şartıyla" video konferans gibi dijital imkanlar ile yapılabilmesine olanak sağlandı.

Yükseköğretim Kurulunca, rektörlüklere gönderilen yazıda, koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle üniversitelerde 2019-2020 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminde yüz yüze eğitim yapılmaması yönünde alınan karar hatırlatıldı.

Bu kapsamda üniversitelerde eğitim, sadece uzaktan öğretim, açık öğretim ve dijital öğretim yöntemi ile yapılacak ve derslerin teorik kısımlarının gerekli teknik alt yapı ve yeterliğe sahip olmaları halinde uzaktan ve dijital öğretim yöntemle yapılması konusunda üniversiteler yetkili olacak.

Yazıya göre, küresel salgın nedeniyle ikametgahlarına dönen bazı öğrenciler, bulundukları yerlerde internet erişimi, bilgisayar temini gibi olanakları sağlamakta zorlandıklarını belirterek YÖK’ten, uzaktan devam edemedikleri dersler nedeniyle mağduriyetlerinin giderilmesini istedi.

Yükseköğretim Kurulunun dünkü toplantısında, Kovid-19 küresel salgınının bahar dönemi eğitimi başladıktan sonra ortaya çıkması ve bazı öğrencilerin uzaktan öğretime devam etme imkanlarının olmadığı da göz önünde bulundurularak bazı yeni kararlar alındı.

Buna göre, koronavirüs salgını nedeniyle önlisans, lisans ve lisansüstü düzeyde öğrenim gören öğrenciler, talep etmeleri halinde 2019-2020 Eğitim Öğretim yılı bahar döneminde kayıtlarını dondurabilecek. Kayıt dondurulan süre, azami süreden sayılmayacak.

Lisansüstü eğitimde tez aşamasında olan öğrencilerin tez döneminde öğretimlerine uzaktan devam edebilmelerine ya da kayıt dondurma işleminden yararlanıp yararlanamayacaklarına, tez danışmanın görüşü alınarak üniversite yönetim kurulunca karar verilecek.

Bu süreçte tez döneminde olup azami süresi biten öğrenciler için eğitime ara verilen süre kadar ilave süre verilecek.

Sınav tarihlerinin belirlenmesinde salgının etki süreci dikkate alınacak

Tez teslim, savunma ve yeterlik sınav tarihlerinin belirlenmesinde salgının etki süreci ve öğrencinin şartları dikkate alınacak.

Tez savunma ve yeterlik sınavları, “denetlenebilir ortam ve şartlarda gerçekleştirilmesi ve kayıt altına alınması şartıyla" dijital imkanlar ile yapılabileceği gibi öğrenciler, bu konuda erteleme ve kayıt dondurma imkanından da yararlanılabilecek.

YÖK yetkilileri, tez öğrencilerinin savunma ve yeterlik sınavlarının dijital imkanlar ile yapılmasında video konferans ve diğer canlı bağlantı teknolojilerinin kullanılabileceğini belirtti.

Bununla birlikte öğrencilerin bu konuda erteleme ve kayıt dondurma imkanından da yararlanılabileceğine karar verildi.

YÖK’ün kararları, 2019-2020 Eğitim ve Öğretim yılı bahar dönemi ile sınırlı olacak.

01.04.2020

YÜKSEKÖĞRETİM KURULU BAŞKANI

PROF. DR. M. A. YEKTA SARAÇ:

Ders materyallerini dijital “YÖK Dersleri Platformu” adı altında bütün üniversitelerimize açtık.

Bildiğiniz gibi 12 Mart tarihinde Devletimizin kararıyla üniversitelerimiz, diğer okulllar gibi eğitim öğretime ara verdi. Bunu takiben 23 Mart tarihi itibariyle eğitim öğretimin kesintiye uğramaması ve uygulamada birlik düşüncesiyle verilen bu ara sonlandırıldı ve bir hafta sonra eğitim öğretim dijital ortamda, uzaktan ve açıktan öğretim ile başlatıldı.

Bu salgın Çinde ciddi boyutlara ulaştığından itibaren YÖK olarak dünyada yükseköğretim alanında iyi olan ülkelerin ilgili bakanlıklarının ve sıralamalarda en önde yar alan üniversitelerin salgın karşısındaki açıklamaları ve uygulamaya sokmaya çalıştıkları önerileri mercek altına aldık ve iyi örnek aradık. Önerilen tedbirler, YÖK olarak uygulamaya koyduklarımızdan farklı değildir. Pek çok ülkede halen bir belirsizlik ve üniversite hayatı ile ilgili bir kaos sürmektedir. Zira bu salgın ile ülkelerin öncelikleri değişti.

YÖK olarak bu zor sürecin geleneksel yöntemlerle sürdürülemeyeceğini biliyoruz. Bundan dolayı bu mücadeleyi farklı bir kulvarda sürdürmemiz gerektiğini düşünerek bir yıl önce başlattığımız uzaktan öğretim ve dijital öğrenme imkanlarını devreye soktuk. Bu gün dahil her gün binlerce materyal öğrencilerimize dijital ortamda sunulmakta, her gün yeni sanal sınıflar devreye sokulmaktadır.

Diğer taraftan açık öğretim fakültelerindeki eğitim öğretim de devam etmektedir. İlavaten bu üç üniversitemizin katkılarıyla açık öğretimdeki programlarının ders materyallerini dijital ortamda YÖK Dersleri Platformu adı altında bütün üniversitelerimize açtık. Bu platform diğer üniversitelerimizin de katkılarıyla sürekli gelişmekte ve zenginleşmektedir. Bu platform bilginin ve bilimsel birikimin paylaşımına önemli katkı sunmaktadır.

Dünyada Kovid-19 salgını bütün hızıyla devam etmektedir. Bir süre daha evde kalmak, devletimizin beyanlarına uygun bir şekilde sosyal faaliyetlerimizden feragat etmek sadece başımızın tacı yaşlı insanlarımız için değil istikbalimizin teminatı olan gençler de dahil bütün yaş grupları için elzemdir. YÖK olarak üniversitelerden istediklerimiz bu çerçevede şekil bulmaktadır.

Bilindiği gibi, yükseköğretimin kendisine has özellikleri bulunmaktadır. Yükseköğretim eşitlilik, farklılık, özgünlük temelinde yükselir. Bu onu daha faal ve operasyonel kılar. YÖK’ün son yıllarda sergilediği çevik yönetim ile Türk yükseköğretiminin zeminini, asgari standartlarını muhkem kılması, üniversitelerimizin yetkinliği ile birleştiğinde bu küresel ölçekteki tehdit ve tehlikeyle de mücadele etme konusunda farklı imkanlar ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca geçtiğimiz yıllarda Yeni YÖK olarak başlattığımız Dijital Dönüşüm ve Açık Bilim projeleri bu konuda üniversitelerimize yardımcı olmaktadır. Yetki devri süreçleri ile gelişimini desteklediğimiz üniversitelerimiz ülkemizde aslında sağlam bir zeminde durmaktadır. Bu olağanüstü günlerin yaşandığı süreçte pek çok ülkeye göre neyi nasıl yapabileceğini çok daha iyi bilen Devlet – Vakıf üniversitelerimiz bulunmaktadır.

Evet, dünyadaki üniversite sıralamalarında ilk yüzde bulunan üniversitelerin bile öğrencilerine net bir şekilde yol haritası sunamadığı bir ortamdayız. Dünyanın çeşitli ülkelerinde salgın sırasında okulların ve yükseköğretim kurumlarının yaklaşımlarını ve aldıkları önlemleri incelediğimizde, yükseköğretim kurumlarının salgın süresince eğitime devam etmediğini veya dijital ortamda devam ettiğini tespit ettik. Dünya genelinde 150’den fazla ülke çeşitli derecelerdeki üniversitelerini kapatmıştır. Bazı ülkelerde üniversitelerin bir kısmı kapalı iken bir kısmı kendi kararıyla açık. Fakat büyük ölçüde hakim olan durum belirsizliktir. Salgının tatil dönemine denk geldiği ülkelerde dönem açılışları, belirlenemeyen ileri tarihlere bırakılmış durumda. Avrupa’da Almanya gibi bazı ülkeler Bahar Döneminin açılışını erteleyenler, yani eğitim öğretimi bahar döneminde sürdürmek için tatil edenler arasında. İsveç ve Fransa’da eğitime ara verildiğini görüyoruz. Kore’de üniversitelerde online eğitim teşvik ediliyor. Üniversite özelinde bakacak olursak belirsizliklerin sürdüğünü, sadece dijital ortamları tavsiye ile yetinildiğini görüyoruz. Mesela Harvard Üniversitesinin de salgın sırasında yüzyüze eğitimi durdurduğunu, kampüsteki derslerini dijital ortamda yürütmek üzere teşvik ettiğini biliyoruz.

Böyle bir ortamdan toplumun bütün katmanlarının, iş dünyasının, sanayinin, turizmin, ekonomik faaliyetlerin, hatta dış politikaların etkilendiği ortadadır. Avrupa Birliği gibi küresel projelerin bile anlamını kaybettiği bu süreçten üniversitelerin, bilimin, akademinin etkilenmemesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Fakat bize düşen bilimsel süreçlerin, akademik faaliyetlerin en az hasarla bu badireyi atlatmasına çalışmaktır. Zira bütün devletlerin şu veya bu oranda, ama mutlaka zararla ve hasarla çıkacağı bu süreç sonlandığında en büyük görev yine bilime ve akademiye düşecektir. Onun için Devletimizin bilim çarkı hiçbir zaman durmamalıdır; yavaşlayabilir, bir başka surete evrilebilir, pek çok yararlı husustan bir süreliğine vazgeçilebilir. Ama bu çark tamamen durmamalı…Türk yükseköğretimi pek çok ülkede olmayan bir tecrübeye sahiptir. Bu tecrübe bugünler içindir ve bu tecrübeden azami oranda istifade etmekteyiz.

Bugün YÖK Genel Kurulumuzda bazı hususlarda kararlar aldık.

Bu sene Bahar dönemi eğitim öğretim sürecini sadece uzaktan eğitim, açık öğretim ve dijital öğretim imkanları ile sürdürmeye karar verdik. Yani bahar döneminde yüzyüze eğitim yapılmayacaktır.

Üniversitelerimiz yukarıda zikrettiğimiz uzaktan eğitim, açıköğretim ve dijital öğretim imkanları altında sunamayacakları programları/dersleri ve uygulamalı dersleri yaz aylarında belirledikleri takvim içinde tamamlayacaklardır. Diğer bir ifade ile bu program ve dersler için bahar dönemi takvimini yaz aylarına taşımış oluyoruz. Türk yükseköğretiminin yaz okulu tecrübesi üniversitelerimiz için son derece değerli bir imkan sunmaktadır.

Yaz okulunun bitiş tarihleri gözönünde tutularak önümüzdeki yıl eğitim öğretim takvimini belirleyeceğiz. Bu hususta da geçmiş yıllarda sıradışı durumlarda gerçekleştirdiğimiz uygulamalar ve tecrübeler ışığı altında bu konuyu rahatlıkla yönetebileceğimize inanıyoruz.

Dolayısıyla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kontrolden çıkan bir durum sözkonusu olmadan inşallah bu olağanüstü zor süreci yöneteceğiz ve en az hasarla atlatacağız.

Kampüslerde rektörlüklerce gerekli görülmeyen durumlar dışında öğrenci bulunmaması en doğru olandır. Bu konuda üniversitelerimiz gerekli tedbirleri alacaktır.

İdari ve akademik personelin ise asgari oranda ve seyreltilerek görevlerini yapmaları için gerekli tedbirlere dair bir müddetten beri yönlendirmelerimiz ve kararlarımız bulunmaktadır. Üniversitelerimiz ile daimi olarak 7/24 irtibat halindeyiz.

Bugün gençlerimizden istediğimiz dünyanın ve ülkemizin yaşadığı bu fevkalade zor süreçte, mesuliyetinin idrakinde bir vatandaş olarak, sağlık alanında yapılan bütün ikazları dikkate almaları ve bu süre içinde kendilerini geliştirebilecekleri, kültür dünyalarını zenginleştirecekleri kaynaklara yönelmeleridir. Herşeyin daha önceki gibi yürümesini ve rutinin değişmemesini beklememeliler. Dünya iki ay önceki dünya değildir. Bugün farklı bir dünya var. Kurallar değişti, demokrasinin bayraktarlığını yapan devletlerin en basit insan haklarına bile kamu yararı için kısıt getirdiği günleri yaşıyoruz. Dolayısıyla gençlerimizin de beklentilerinin ve taleplerinin bu çerçevede olması lazımdır. Bilmelidirler ki Amerika ve Avrupa ülkelerinde öğrencilerin eğitim öğretimleri de sonlandı, bir kısmı ise uzaktan öğretim ve dijital öğretimi hocalarına tavsiye etti. Fakat birçoğu sadece üniversiteleri kapattı ve belirsizlik ortamı sundu öğrencilerine.

Bizler de biliyoruz ki, uzaktan öğretim ve dijital öğretim yöntemleri örgün öğretimin alternatifi olamaz. Üniversite hayatı eşsiz bir sosyalleşme ortamıdır. Fakat sevgili öğrencilerimiz… Yaşadığımız bu olağanüstü günlerde örgün öğretime ara vermek durumundayız. Bu süreçte dijital imkânlardan sizler için sonuna kadar istifade etmek istiyoruz. Bazı programlar uzaktan öğretimle, açık öğretimle sürerken bazıları yaz okuluna kalabilir. Bu yeni durumu kabullenmek durumundayız. Ayrıca her bir programın doğası nasıl farklı bir talebelik öngörüyorsa burada da üniversitelerimizin bölümden bölüme farklı uygulamalarını anlayışla karşılayın. Bu uygulamalarda önceliğin sizlerin sağlığınız olduğunu, ülke çapında bir pişmanlığa düşülmemesi için bu tedbirlerin alındığını bilin.

Diğer bir konu da YKS…

YKS’nin, 25-26 Temmuz tarihlerinde yapılması kararlaştırılmıştır. Bu kararı almamızdaki neden tedbirli olmak ve öğrencilerimizin daha salim ve dingin bir zihinle hazırlanarak bu imtihana girmesidir. ÖSYM ile bu takvimi birlikte sürdürüyoruz. Öğrencilerimiz ve ailelerimiz rahat olsun. Bu konudaki planlamalarımız tamamdır.

YKS’de sorulacak müfredat ile ilgili önceliğimiz bugünün gerçeklerinin yansıdığı bir şekilde öğrencilerimizin lehine olanı aramaktır. Sınavda sorulacak sorular, bu soruların kapsamı ve alanları Milli Eğitim Bakanlığı ile uyum içinde onlardan gelen tekliflere göre şekillenecektir. Yükseköğretime giriş sınavlarının ortaöğretimi desteklemesi gerektiğinin farkındayız. Sınava girecek öğrencilerimiz şu açıdan rahat olsunlar. Daha önce yapılan çerçevede bir sınav olacaktır. Fırsat eşitliği ve sosyal adalet bizim vazgeçmeyeceğimiz bir esasımızdır.

Ve Sevgili öğrencilerimizi canları gibi seven değerli anne babaları ve aileleri…

Lütfen şuna inanın.. Gençlerimiz için bu zor günlerde en iyisini sürekli arıyor ve yapmaya çalışıyoruz. Onların bu süreçten en az şekilde etkilenmesi için gayret ediyoruz. Dünyadaki üniversitelerde bu konuda ne oluyor, ne tür kararlar alınıyor, sürekli izliyoruz. Geleceğe yönelik planlamalar yapıyoruz ve tedrici bir şekilde bunları hayata sokuyoruz. Şu an kontrollü bir süreç izlemekteyiz. Bu günleri de hep birlikte birbirimize kenetlenerek, dikkat, anlayış ve sabır ile aşacağız inşallah.

KONUYA İLİŞKİN ÜNİVERSİTELERE GÖNDERİLEN TAMAMLAYICI AÇIKLAMA

Bilindiği üzere dünyada Yeni Koronavirüs (COVID-19) salgını bütün hızıyla devam etmektedir. Yaşanan bu süreçte, devletimizin aldığı tedbirleri de dikkate alarak, Yükseköğretim Kurulumuzun 26 Mart 2020 tarihinde yaptığı Genel Kurul Toplantısında, 2019-2020 eğitim öğretim yılı Bahar döneminde eğitim öğretim sürecini sadece uzaktan eğitim, açık öğretim ve dijital öğretim imkanları ile sürdürmeye karar verilmiştir. Yani bahar döneminde yüz yüze eğitim yapılmayacaktır.

Ancak alınan bu Kararımız sonrası kamuoyunda YÖK’ün "uygulamalı olmayan teorik derslerin tamamı için uzaktan yapılacak eğitimi zorunlu kıldığı" şeklinde yanlış bir algı oluştuğu görülmüştür. Halbuki daha önce de ilgi yazımız ve yapılan toplantılarımızda belirttiğimiz gibi her bir üniversitemizin ilgili programlarının doğası gereği, hangi dersleri uzaktan öğretim yöntemleri ile yapacağı, bu zorlu süreç ile sınırlı kalmak kaydıyla, üniversitelerimizin yetkili karar organlarınca doğrudan karara bağlanacaktır. Teorik derslerin tümünün uzaktan öğretim yöntemi ile verilmesine yönelik herhangi bir karar alınmamış, bu husus üniversitelere bırakılmıştır.

Bu olağanüstü sürecin ancak üniversitelerimizin kendilerine uygun farklı çözümler üretmesine imkan tanıyarak atlatılabileceğine ve YÖK olarak üniversitelerimizin bu hususta doğru karar almadaki yetkinliklerine ve yeteneklerine güvenmekteyiz.

27.03.2020

“YÖK Dersleri Projesi” kapsamındaki hazırlıklar tamamlanmış olup, üniversiteler tarafından üretilen dijital ders içerikleri YÖK Dersleri Platformu (Yükseköğretim Kurumları Dersleri) adı verilen web ara yüzünde bugün itibariyle üniversite öğrencilerinin açık erişimine sunulmuştur.​ İlgili açıklamaya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Açık erişim ders kitaplarına buradan ulaşabilirsiniz.

- BASIN AÇIKLAMASI - YÜKSEKÖĞRETİM KURULU BAŞKANI PROF. DR. M. A. YEKTA SARAÇ:

Küresel ölçekte yaşanmakta olan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen olağanüstü durum karşısında, YÖK hızla harekete geçmiş ve konuya ilişkin olarak oluşturulan kurullarımız bu sürecin eğitim ve öğretime muhtemel etkileri üzerine belli senaryolar üzerinde çalışma başlatmıştı. Bundan dolayıdır ki yükseköğretimde eğitime ara verilmesi kararından önce bir takım tedbirler üniversitelerimize gönderilmişti.

Bu bir haftalık süre içerisinde de eğitim ve öğretim faaliyetlerimizin mümkün olduğunca kesintisiz yürütülebilmesi için bir model planlaması yapıldı. Bu süreçte dünya örnekleri de incelendi. Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere salgının bulunduğu ülkelerin yükseköğretim otoriteleri ve üniversitelerin aldıkları kararlar değerlendirildi.

13 Mart 2020 tarihinde, yani bu ara verilişin hemen akabinde de uzaktan öğretim altyapıları ve insan kaynaklarının durumu konusunda üniversitelerimizden acil olarak bilgi istendi, üniversitelerimizde Salgın Danışma Komisyonları oluşturuldu.

Sayın Cumhurbaşkanımızın eğitim öğretim süreçlerinin kesintiye uğramaması ve bu sürecin en az hasarla aşılması yönündeki yönlendirmeleri ile bu süreç hızlı bir şekilde planlandı.

Bugün itibariyle YÖK bünyesinde farklı üniversitelerimizden alanında uzman hocalarımız tarafından oluşturduğumuz “Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Komisyonumuz” tarafından hazırlanan Pandemi Dönemi Uzaktan Öğretim Uygulamaları Yol Haritasına Yürütme Kurulumuz tarafından son hali verilmiştir.

Koronavirus tedbirleri nedeniyle verilen ara dönemde, öğrencilerimizin öğrenme süreçlerinin kesintiye uğramasının önüne geçmek üzere gerçekleştirilecek uzaktan öğretim faaliyetleri için bir çerçeve sunan bu yol haritasında şu 5 temel alanda çalışma yapılmıştır:

    Mevzuat,

    Altyapı,

    İnsan kaynakları,

    İçerik,

    Uygulama.

Mevzuat düzenlemesiyle, Uzaktan Öğretim Usul ve Esaslarında önemli değişiklikler yapılarak uzaktan öğretim altyapıları hazır olan üniversitelere, bu dönemle sınırlı olmak kaydıyla, tüm alanlarda uzaktan öğretim yapma imkânı sağlıyoruz. Bu maksatla uzaktan öğretim yapma konusunda mevzuat değişikliğine gidilmiştir.

Altyapı konusunda üniversitelerimizden gelen geri bildirimler değerlendirilmiştir. Üniversitelerimizin önemli oranda uzaktan öğretim altyapısına sahip olması memnuniyet vericidir. Bilindiği gibi halen123 üniversitemizde UZEM (Uzaktan Öğretim Uygulama ve Araştırma Merkezi) bulunmaktadır. Altyapı konusunda eksiği olan üniversitelerimizin ihtiyaçları da YÖK koordinasyonunda diğer üniversitelerle işbirliği içerisinde giderilecektir. Bu istikamette de planlamalarımız vakit geçirilmeksizin hayata geçirilecektir.

İnsan kaynakları alanında birçok üniversitemizde önemli bir birikim bulunmaktadır. Yeni YÖK olarak 2 yıl önce başlattığımız Dijital Dönüşüm Projesi kapsamında, bilindiği üzere, yeni kurulmuş üniversitelerimizde bulunan 6 binin üzerinde öğretim elemanına ve 50 binin üzerinde öğrencimize eğitim verildi. Şimdi ise, önümüzdeki haftadan itibaren de talep etmeleri halinde sistemdeki bütün öğretim elemanlarına, bu süreçleri yürütebilmeleri için gerekli yetkinliği sağlayacak olan eğiticilerin eğitimi olarak da adlandırabileceğimiz “Dijital Çağda Yükseköğretimde Öğrenme ve Öğretme” dersi ve yetkinliğinin dijital imkânlarla verilmesi konusunda tüm hazırlıklarımız tamamlanmıştır. Bunun yanında bazı üniversitelerimiz kendi öğretim elemanlarına bünyelerindeki merkezler aracılığıyla eğitim vermeye de başlamıştır.

İçerik oluşturma uzaktan öğretimin en önemli unsurudur. Birçok üniversitemizdeki öğretim elemanımız içerik oluşturma konusunda önemli deneyime sahiptir. Bununla birlikte bu konuda destek ihtiyacı duyan hocalarımız ile de içerik geliştirme konusunda araç ve rehberler paylaşılacaktır. Bunun yanında üniversitelerimiz tarafından hazırlanmış tüm öğrenme kaynaklarının yapılacak uzaktan öğretim uygulamalarında kullanılmak üzere erişime açılması sağlanacaktır.

Ayrıca, Üniversitelerimizin içerik ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla başta Anadolu Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nin ders havuzlarında yer alan dijital ortamdaki bütün dersler önümüzdeki haftadan itibaren YÖK bünyesinde oluşturulan YÖK-Dersleri (Yükseköğretim Kurumları Dersleri) adını verdiğimiz ara yüzle açık erişime açılacak, bilahare diğer üniversitelerin dijital ders malzemeleri de bu havuza ilave edilecektir. Bilindiği üzere bu konu yani, YÖK-Dersleri Projesi YÖK’ün 2020 hedefleri arasında geçtiğimiz aylarda kamuoyuna açıklanmıştı. Dolayısıyla bu konuda da hazırlıklar tamamlanmıştır.

İçeriğe destek olmak ve bu alanda çeşitliliği artırmak amacıyla TRT tarafından YÖK’e tahsis edilecek kanal üzerinden daha geniş öğrenci kitlesinin aldığı ortak dersler yayınlanacaktır. Bu konuda destekleri dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi ve TRT’ye teşekkür ederiz.

Uygulama konusuna gelince; üniversitelerimiz senkron (eş zamanlı) ya da asenkron (eş zamanlı olmaksızın) uzaktan öğretim yöntemlerini kullanabilir. İçinde bulunulan ortamda senkron uygulamaların güçlüğü göz önüne alındığında üniversitelerimizin özellikle önlisans ve lisans programlarında asenkron uygulamalara ağırlıkla yöneleceği tahmin edilmekte olup daha çok etkileşim içeren senkron uygulamalar da YÖK tarafından teşvik edilecektir.

Uygulamalı dersler için ise; teorik kısımlarının uzaktan öğretimle yürütülmesi, uygulama çalışmaları için ise doğru zamanda sıkıştırılmış takvim programı uygulanması planlanmıştır. Bu konudaki tecrübemiz de bize bu süreci kolay bir şekilde yönetebilme imkânı vermektedir.

Uzaktan verilecek olan derslerin ölçme ve değerlendirmesi, yani imtihanlar da makro düzeyde belirlenmiş takvime riayet etmek şartıyla yine üniversitelerimizin kendilerine uygun bir dönemde üniversitelerce gerçekleştirilecektir.

Lisansüstü programlardaki yeterlik sınavları, tez izleme komiteleri ve tez savunmalarının, üniversitelerimizin gerekli altyapıyı oluşturmaları ve “kayıt altına alınarak denetlenebilir olma şartıyla” dijital ortamda yapılabilmesi sağlanacaktır.

Diğer bir ifade ile; Kurulumuz tarafından üniversitelerimizde uzaktan öğretimin uygulanması sürecindegerekli yol haritası belirlenmiş ve çerçeve çizilerek yetki devri kapsamında ve üniversitelerimize yetkinlikleri doğrultusunda uygulama imkanı sağlanmıştır. Kurulumuz bu süreçte etkin koordinasyon ve denetleme görevini yapmaya devam edecek olup ihtiyaç oldukça yeni düzenlemeler de yapılacaktır. YÖK’ün son yıllarda çok hızlı karar alabilme ve çevik yönetim sergileyebilme kapasitesi yüksek bir kurum halini almış olması, bu süreci kolaylaştırıcı bir unsurdur.

Elbette yükseköğretimi verimli, etkin ve kıymetli kılan tüm yapının dijital ortamda kurulması mümkün değildir. Ayrıca üniversitelerimizin akademik programlarının kazanımlar noktasında belirli bir ortaklığı olsa da üniversite eğitiminde tek bir müfredat uygulaması da yoktur. Bununla birlikte sadece ülkemiz değil, bütün dünya fevkalade günler geçirmektedir. Bu olağanüstü günler aynı zamanda bu sürecin gerçeklikten kopmadan, alışılan metodların dışında yeni yollar kullanılmasını da zorunlu kılmaktadır. Biz bu süreci takip etmek değil, yönlendirmek durumunda olduğumuzun farkındayız.

Hedefimiz ortaklıkları ve akademik faydayı merkeze alan bu adımlarla, hem üretilen bilginin farklı öğrencilerle paylaşımını sağlamak hem de uzun yıllardır süren açık ve uzaktan öğretimimizin kapasite ve kalitesini değerlendirmek ve bu yolla eğitim öğretimde mümkün olduğunca aksaklık oluşmamasını sağlamaktır.

Ancak bu sürecin yükseköğretimimiz açısından en önemli kazanımı ise dünyanın ve ülkemizin zor bir süreçten geçtiği bu olağanüstü dönemde üniversitelerimiz arasında gelişen dayanışma ve işbirliği olacaktır.

Sonuç olarak;

- Bir müddet önce başlayan salgın karşısında, salgının bulunduğu ülkelerin yükseköğretim kurumlarında alınan tedbirler de incelenerek mevcut kapasitemiz değerlendirilmiş ve planlamamız tamamlanmıştır.

- 23 Mart Pazartesi uzaktan eğitim kapasitesine sahip olan bütün üniversitelerimizde dijital imkânlar ile uzaktan öğretim süreci başlayacaktır.

- Bu kapasiteye henüz sahip olmayan üniversitelerimiz için de yine aynı gün, 23 Mart tarihinde kısa süre içinde oluşturduğumuz açık ders malzemeleri havuzu bütün üniversitelerimize açılacaktır.

- Uygulamaya dayalı programlarda bulunan teorik derslerde dijital imkânlar ve uzaktan öğretim yöntemleri kullanılacak, uygulama dersleri ise yine üniversitelerimizce belirlenen takvimin uzatılması da dâhil en uygun zamanda verilecektir.

- Ön lisans ve lisans düzeyindeki bu uygulama ve yaklaşıma, lisansüstü düzeyde de imkân tanınacak; denetlenebilir olma kaydıyla uzaktan öğretim ve dijital imkânlar kullanılarak bu süreçlerde de bir kesinti olmaması sağlanacaktır.

Türk yükseköğretim sistemi sağlam bir zemine oturmaktadır. 15 Temmuz darbe teşebbüsü akabinde de gösterdiği gibi olağanüstü durumları aşabilecek güçtedir. Bunda YÖK’ün her düzeydeki eğitimde belli bir standart ve kaliteyi aramasının büyük payı vardır.

Üniversitelerimizin yetkinliklerine ve yeteneklerine güveniyoruz…

YÖK olarak bu sürecin; gerçekleri dikkate alan, sükûneti ve temkini elden bırakmayan, üniversitelerimizin ehliyetlerine karar mekanizmalarında önem veren bir yaklaşım ile yönetilmesine büyük önem veriyoruz. İnşallah bu zorlu süreci de aşacağımıza inanıyoruz.

Sevgili öğrencilerimiz ve değerli ailelerinin telaşa kapılmamalarını istiyoruz. Müsterih olsunlar. Güvenli ortamlarda, ailelerinin yanında eğitim ve öğretimlerini sürdürmelerini ve derslerine çalışmalarını istiyoruz. Onların bedenen ve ruhen sağlıklı olması bizler için çok önemlidir.

18.03.2020

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Koronavirüs Hastalığına (COVID-19) karşı alınacak tedbirlerin görüşüldüğü toplantıda alınan karar gereğince ülkemizdeki bütün yükseköğretim kurumlarında 16 Mart 2020 tarihinden itibaren 3 hafta süreyle eğitime ara verilmiştir.

Bu karar “tedbir" amaçlı olup, kararın amacına ulaşması için bu sürecin akademimizde “sükûnetli ve dikkatli" bir şekilde sürdürülmesi gerekmektedir. Bu kapsamda münferit söylem ve uygulamalara yer verilmemelidir. Devletimizin aldığı ve alacağı tedbirlere ilişkin tamimlere uyulması önemlidir.

Bütün yükseköğretim kurumlarımızda koronavirüs hastalığına yönelik süreçte “YÖK’ün koordinasyonunda" devletimizin konuya ilişkin almış olduğu ve alacağı kararlar çerçevesince hareket edilecektir.

Bu amaçla yükseköğretim kurumlarımızdan koronavirüs ile ilgi süreçleri yürütecek bir Rektör Yardımcısının belirlenmesi istenmiştir. Bu kişilerin isimleri Başkanlığımıza ivedi olarak iletilmiş olup kendileri YÖK arasında sürekli ve doğrudan bir ilişki tesis edilmiştir.

YÖK Yürütme Kurulu bugün Başkan Saraç’ın başkanlığında toplanarak, yükseköğretim kurumlarımızdaki COVID-19 pandemisi sürecini görüşmüş ve toplantı neticesinde alınan kararları üniversitelere bir yazı ile iletmiştir. Buna göre;

1. Yükseköğretim üst kuruluşlarında Başkan, Başkan Vekili, yürütme kurulu üyeleri, Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Daire Başkanı, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ile Hukuk Müşaviri hariç olmak üzere 60 yaş ve üzerinde bulunanlar ile hamilelerin, yasal süt izni kullananların, engelli çalışanların, Sağlık Bakanlığının belirlediği dezavantajlı grupların (bağışıklık sorunu olanlar, kanser hastaları, kronik solunum yolu hastaları, obezite ve diyabet, kalp damar hastaları, organ nakli olanlar, kronik hastalar) 16 Mart 2020 tarihinden itibaren on iki gün idari izinli sayılmasına,

2. Yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik ve idari personelden Rektör, Rektör Yardımcısı, Dekan, Enstitü, Yüksekokul, Konservatuar, Meslek Yüksek Okulu ve bağımsız Vakıf Meslek Yüksekokulu müdürleri hariç olmak üzere 60 yaş ve üzerinde bulunanlar ile hamilelerin, yasal süt izni kullananların, engelli çalışanların, Sağlık Bakanlığının belirlediği dezavantajlı grupların (bağışıklık sorunu olanlar, kanser hastaları, kronik solunum yolu hastaları, obezite ve diyabet, kalp damar hastaları, organ nakli olanlar, kronik hastalar) 16 Mart 2020 tarihinden itibaren on iki gün idari izinli sayılmasına; okul öncesi ve ilköğretimde çocuğu bulunan kadın akademik ve idari personelin yıllık izin taleplerinin karşılanmasına, yıllık izin hakkı bulunmayanlar için mazeret izinlerinin kullandırılmasına; diğer akademik ve idari personelin izin talepleriyle ilgili olarak mer’î mevzuat çerçevesinde işlem yapılmasına,

3. Yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik ve idari personelin önceden planlanmış olanlar dahil olmak üzere tüm yurtdışı çıkışlarının ikinci bir duyuruya kadar iptal edilmesine; zorunlu ve ivedi durumlarda talebin Üniversite Yönetim Kurulu kararı ekinde, 12 Mart 2020 tarih ve 2020/2 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelge uyarınca değerlendirilmek üzere Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına gönderilmesine,

4. Yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretim, akademik değişim programları, sosyal ve kültürel faaliyetler, spor müsabakaları vb. çeşitli kapsamdaki, akademik veya idari personel ya da öğrenci katılımlı bütün yurtdışı faaliyetlerinin (önceden planlanmış olanlar dahil) ikinci bir duyuruya kadar iptal edilmesine,

5. Örgün eğitim programlarına devam eden tüm ön lisans ve lisans öğrencileri gibi sağlık, öğretmenlik, fen ve mühendislik programlarından staj, intörnlük ve uygulamalı eğitimleri olan ön lisans ve lisans öğrencilerinin de eğitimlerine ara verilmesine,

6. Tıp, diş hekimliği ve eczacılıkta uzmanlık öğrencileri hariç tüm lisansüstü öğrencilerin de bu kapsamda değerlendirilmesine,

7. Uzaktan öğretimle ilgili usul ve esaslara göre açılmış, hâlihazırda uzaktan eğitimle yürütülmekte olan programların, uygulamalı ve yüz yüze eğitimleri hariç olmak üzere, eğitimlerine devam etmesine,

8. Yabancı dil hazırlık sınıflarındaki eğitimin uzaktan erişim yoluyla sunulmakta olan kısmının sürdürülüp sürdürülmemesi hususunun yükseköğretim kurumlarınca değerlendirilmesine, sınavlarının ise eğitim-öğretime ara verme kararının kaldırılmasından sonra planlanmasına,

9. Öğrencilerin (Türk ve yabancı uyruklu) yurt dışına çıktıkları takdirde, dönüşte pandeminin durumuna göre sorun yaşayabilecekleri, uçuşlarının iptal olabileceği, döndüklerinde en az 14 gün eğitime devam edemeyebilecekleri ve başkaca sorunlar yaşayabilecekleri hususunda yükseköğretim kurumlarınca bilgilendirilmesine,

10. Mevlana veya Erasmus gibi değişim programları kapsamında yurtdışında olup yurda dönen öğrencilerin ders intibakları hususunda mağduriyet yaşamamaları için gerekli tedbirlerin yükseköğretim kurumlarınca alınmasına, ​

11.Yükseköğretim Kurulu tarafından yapılan Yurtdışı Yabancı Dil Eğitimi, Mevlana, Proje Tabanlı Mevlana programları ile ilgili çağrıların iptal edilmesine,

12. Tıp Fakültesindeki intörnlerin gerektiğinde, gönüllü olarak talep etmeleri ve üniversitece uygun görülmesi halinde sağlık hizmet sunumunda görev alabilmesine,

13. Yükseköğretim kurumlarında süreçlerin etkin ve dinamik olarak yürütülebilmesi için konuya ilişkin belirlenmiş olan rektör yardımcılarının başkanlığında komisyon oluşturulmasına; öğrencilerle iletişim ve takip sisteminin gözden geçirilerek güncellenmesine; akademik ve idari personel ile öğrencilerin kurumlarınca düzenli olarak gelişmeler hakkında bilgilendirilmesine,

14. Dünyadaki yükseköğretim sistemlerindeki gelişmelerle paralel olarak özellikle son yıllarda başlattığımız “Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi" kapsamındaki deneyimlerimiz, 120 üniversitemiz bünyesinde bulunan uzaktan eğitim araştırma ve uygulama merkezlerimiz ile 2 milyondan fazla öğrenciye uzaktan eğitim imkânı veren üniversitelerimizin yetkinlikleri ve bunun için gerekli olan altyapıları dikkate alınarak dijital ortamda dersler verilebilmesine imkân sağlamak için üniversitelerin talep ve tekliflerinin alınmasına,

karar verilmiştir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.​

13.03.2020